AA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) rezervleri, 20 Eylül haftasında ortalama 156,4 milyar dolarla üstün derece elde etti.
Swap hariç net rezervler ise geçen senenin mayıs ayına gore 90,5 milyar dolar artışla 5,5 senenin zirvesi olan 29,9 milyar dolara terfi etti.
Uygulanan iktisat programı yardımıyla azalan cari açık ve artan rezervleri, ülkenin risk primini de düşürürken, finansal istikrarı güçlendirmeye devam ediyor.
93. YIL DÖNÜMÜ
Merkez Bankası’ndaki bu gelişmeler devam ederken TCMB, öteki taraftan da faaliyete başlamasının 93. yıl dönümünü kutluyor.
Birinci Dünya Savaşı sonrası, ülkelerin kendi para politikalarını bağımsız olarak belirlemeleri yönündeki eğilimin tesiri ve Kurtuluş Savaşı ile kazanılan siyasal bağımsızlığın ekonomik bağımsızlıkla güçlendirilmesi amacıyla bir merkez bankası kurulması yönündeki emekler hız kazanmıştır.
Bu mevzunun ilk kez ele alındığı 1923 İzmir İktisat Kongresi’nde, bilhassa “ulusal devlet bankası” kurulması fikri üstünde duruldu.
ABDÜLHALİK RENDA, KURULMASINI TEKLİF ETTİ
1927’de devrin Maliye Bakanı Abdülhalik Renda’nın merkez bankası kurulması hakkında sunmuş olduğu kanun taslağı kabul edildi. Merkez Bankası’nın müessese aşamasında, öteki ülkelerin merkez bankalarından da görüş istendi. 1928’de devrin Hollanda Merkez Bankası Başkanı Dr. Gerard Vissering, bu kapsamda Türkiye’ye çağrı edildi.
Dr. Vissering, İstanbul’daki çalışmalarını tamamlayarak “Türkiye’de Nakit İstikrarı ve Bir Merkezi İhraç Bankası Tesisi” adlı raporu hazırladı.
Raporda, hükümete bağlı olmayan, bağımsız, bir merkez bankasının gerekliliğine dikkat çekildi. Bir yıl sonrasında Türkiye’ye çağrı edilen İtalyan uzman Kont Volpi de Türk lirasının istikrarının sağlanması için bir merkez bankası kurulmasının koşul bulunduğunu belirtti.
YASAL ÇERÇEVE HAZIRLANDI
Söz mevzusu gelişmelerin arkasından hükümet, merkez bankası kurulmasına ilişkin lüzumlu yasal çerçevenin hazırlanması için harekete geçti. Lozan Üniversitesinden Prof. Leon Morf’un katkılarıyla Merkez Bankası yasa tasarısı hazırlandı.
Tasarı, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nce (TBMM) 11 Haziran 1930’da kabul edildi ve 1715 sayılı Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu adı ile 30 Haziran 1930’da Resmi Gazete’de gösterildi.
3 EKİM 1931’DE FAALİYETLERİNE BAŞLADI
Değişik kurum ve kuruluşlar tarafınca yürütülen işlevlerin tek elde toplanmasının arkasından 3 Ekim 1931’de faaliyetlerine başladı.
BANKNOT MATBAASI KURULDU
İkinci Dünya Savaşı’nın negatif etkilerinin hissedildiği 1940’lı yıllarda tüm dünyada olduğu şeklinde Türkiye’de de Merkez Bankası, kamu kesiminin finansman açığını kapatmaya yönelik uygulamalarda bulunmuş oldu.
1950’li yıllarda gelişme ve süratli kalkınmanın finansmanı, TCMB kaynaklarından sağlandı. Gömü’ye kısa vadeli ön ödeme imkanı verilerek Banka kaynakları kamunun kullanımına açıldı. Bu zamanda, Merkez Bankası için bir öteki mühim gelişme de 1955’te banknot matbaasının kurulması ve 1957’den itibaren banknotların ülkede basılmaya başlanması oldu.
1960’TA KAMUYA KAYNAK SAĞLADI
Planlı ekonomiye geçişin yaşandığı 1960’lı yıllarda Merkez Bankası, ekonomik koşullara ve sanayinin gelişimine paralel olarak genişlemeci para politikaları izledi ve kamuya kaynak sağlamaya devam etti. Bu zamanda ek olarak, kambiyo kontrolüne ilişkin uygulamaların büyük çoğunluğu da Merkez Bankası’na devredildi.
1211 SAYILI KANUN
Dünya genelinde İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasında ortaya çıkan değişikliklere uyum sağlamak ve Merkez Bankası’nın etkinliğini çoğaltmak amacıyla 14 Ocak 1970’de, 1211 sayılı TCMB Kanunu kabul edildi.
Böylelikle tarihinde yeni bir döneme başlamış olan Merkez Bankası, kısmen de olsa devrin iktisat ve merkez bankacılığı alanındaki yeniliklerini yansıtan bir yapıya kavuştu.
Söz mevzusu kanun, Banka’nın yasal statüsü, organizasyon yapısı, yetki ve görevlerinde mühim değişimler getirdi. Anonim şirket statüsü korunan Merkez Bankası’nın sermayesi, 15 milyon liradan 25 milyon liraya yükseltildi. Gömü’nin haiz olduğu ana para payının yüzde 51’den azca olamayacağı da kanunda yer aldı.
1211 sayılı kanunun getirmiş olduğu bir öteki yenilik de “guvernörlük” adında olan başkanlık makamı oldu. Dış temsil ve ilişkilerde denklik, protokolde eşitlik sağlanması amacıyla kurulan başkanlık makamına ilk olarak Naim Talu getirildi.
Guvernörlük makamının yanında, başkan ve başkan yardımcılarından meydana gelen “yönetim komitesi” adı altında yeni bir karar alma organı oluşturuldu. Banka’nın en üst karar alma organı statüsündeki 8 üyeli İdare Meclisi ise 6 üyeli Banka Meclisi’ne dönüştürüldü.
İlgili kanun, Merkez Bankası’na ilişkin vazife ve yetkilerin artırılması açısından da mühim yenilikler içerdi. Gömü’ye verilebilecek kısa vadeli ön ödeme miktarının üst sınırı, ilgili yıla ilişkin bütçe ödeneklerinin yüzde 15’i oranında yükseltildi.
1980 SONRASI DÖNEM
1980’lerde yaşanmış olan ekonomik gelişmeler, hem Türkiye hem de Merkez Bankası açısından bir dönüm noktası durumunda oldu. 24 Ocak 1980’de açıklanan kararlar ile Türkiye ekonomisinde yapısal bir dönüşüm başlatıldı.
Başlatılan finansal serbestleşme süreci ile para ve kur politikalarının TCMB tarafınca piyasa ekonomisi ile uyumlu bir halde yürütülmesi için lüzumlu altyapının sağlanması yönünde mühim adımlar atıldı. Para politikası kapsamında, mevduat ve kredi faizlerinin piyasa koşullarında belirlenmesi hükme bağlandı.
Türk parası, yabancı paralar karşısında devalüe edilerek durağan(durgun) kur rejimi ortadan kaldırıldı. TCMB, 1983’te altın ve döviz rezervlerini etkin bir şekilde yönetmek mevzusunda yetkili hale getirildi. 1987’de açık piyasa işlemleri hayata geçirmeye başlamış olan Banka, çağıl anlamda para ve döviz piyasalarının kurulmasına da öncülük etti.
DÖVİZLE İŞLEME İZNİ
1989’da Türk Parası Kıymetini Koruma Hakkında 32 sayılı karar ile ekonomik birimlerin döviz ile işlem yapmalarına izin verildi ve Türk Lirası konvertibl duyuru edilerek görece daha esnek bir döviz kuru rejimine geçildi.
1990’da ise Banka, ilk kez kamuoyuna duyurduğu para programı ile döviz kurları ve faiz oranlarındaki istikrarı bozmadan piyasanın likidite ihtiyacını karşılamayı hedefledi.
21 Nisan 1994’te Gömü’nin Merkez Bankası kaynaklarını kullanımına sınır getirildi. Bunun yanında 1997’de imzalanan bir protokol ile 1998’den itibaren Gömü’nin TCMB’den kısa vadeli ön ödeme kullanamayacağı karara bağlandı.
Merkez Bankası’nın 1995-1999’da izlediği siyaset, finansal piyasalarda istikrarı sağlamaya yönelikti. Enflasyonun denetim altına alınamaması sebebiyle 2000 senesinde döviz kuruna dayalı yeni bir istikrar programı yürürlüğe konuldu. Sadece aynı senenin sonlarına doğru ekonomide artış gösteren itimat kaybı ve 2001’de ortaya çıkan kriz, programın sonlandırılmasına niçin oldu. 22 Şubat 2001’de döviz kurları dalgalanmaya bırakıldı.
Kriz sonrasında 25 Nisan 2001’de ekonomide yaşanmış olan yapısal dönüşüm sonrası Merkez Bankası Kanunu’nda mühim değişimler yapılmış oldu.
BANKA, 2001’DE ARAÇ BAĞIMSIZLIĞINA KAVUŞTU
Fiyat istikrarını sağlamak, TCMB’nin temel amacı olarak açık bir halde tanımlandı. Bu çerçevede, TCMB’nin para politikası mevzusundaki uygulamaları ve kullanacağı araçları direkt kendisinin belirleyeceği hükme bağlandı. Böylelikle Banka, vasıta bağımsızlığına kavuştu. Banka’nın fiyat istikrarını sağlama amacı ile çelişmemek kaydıyla hükümetin gelişme ve istihdam politikalarını destekleyeceği hükme bağlandı.
Finansal istikrarı sağlamak, Banka’nın destekleyici amacı olarak tanımlandı. Bu kapsamda Banka’nın Gömü ile öteki kamu kurum ve kuruluşlara ön ödeme vermesi, kredi açması ve bu kuruluşların ihraç etmiş olduğu borçlanma araçlarını birincil piyasadan satın alması yasaklandı. Bu sayede Banka’nın kamusal finansman ihtiyacı için bir kaynak olması engellendi.
Para politikası stratejilerinin ve karar alma mekanizmalarının kurumsallaşması amacıyla Para Politikası Kurulu da (PPK) bu zamanda oluşturuldu.
PARADAN 6 SIFIR ATILDI
2002 yılına gelindiğinde, çağıl bir para politikası stratejisi olan enflasyon hedeflemesi rejimi uygulamasına geçildi. Örtük enflasyon hedeflemesinin uygulanmış olduğu 2002-2005’te, rejimin lüzumlu ön koşullarının karşılanmasına çalışıldı.
Merkez Bankası’nın teknik ve kurumsal altyapısı güçlendirildi, tahmin modelleri geliştirildi ve veri seti genişletildi. Bu süreçte Araştırma Genel Müdürlüğü, Araştırma ve Para Politikası Genel Müdürlüğü şeklinde tekrardan yapılandırıldı ve kontakt politikalarının etkinliğini sağlamak amacıyla İletişim Genel Müdürlüğü kuruldu.
2005’ten itibaren siyaset kararları ile ilgili öngörülebilirliğin artırılması amacıyla bir senelik PPK toplantı tarihleri, bir takvim çerçevesinde evvelde açıklandı. Tüm bu süreç sonunda 2006 senesinde açık enflasyon hedeflemesi rejimi uygulanmaya başlandı.
YENİ TÜRK LİRASI
1 Ocak 2005’te Türk lirasından 6 sıfır atıldı, Yeni Türk Lirası ve yeni kuruşlar tedavüle çıkarıldı. 1 Ocak 2009’da paradan “yeni” ifadesi kaldırıldı. Türk Lirası, banknot ve kuruşlar yenilenen tasarım ve boyutlarla dolaşıma çıkarıldı.
1211 sayılı Merkez Bankası Kanunu uyarınca, Merkez Bankası hisse senetleri (A), (B), (C) ve (D) olmak suretiyle 4 sınıfa ayrılmış olup (A) sınıfı hisse senetleri münhasıran Gömü’ye, (B) sınıfı hisse senetleri Türkiye’de faaliyette bulunan ulusal bankalara, (C) sınıfı hisse senetleri 15 bin hisseyi geçmemek suretiyle ulusal bankalar haricinde kalan öteki bankalarla imtiyazlı şirketlere, (D) sınıfı hisse senetleri ise Türk tecim müesseselerine ve Türk vatandaşlığını haiz tüzel ve gerçek kişilere tahsis edildi.
Halihazırda Banka’nın sermayesi 25 bin lira olarak 250 bin tane hisseye ayrıldı. Geçen yıl sonu itibarıyla Merkez Bankası sermayesinin yüzde 55,12’si (A) sınıfı, yüzde 23,25’i (B) sınıfı, yüzde 2,51’i (C) sınıfı, yüzde 19,12’si ise (D) sınıfı hisselerden oluşuyor.
Banka, nitelikli insan deposu, köklü kurum kültürü ve kuvvetli teknik kapasitesiyle fiyat istikrarının sağlanması ve sürdürülmesi için çalışmalarına devam ediyor.
KURULUŞTAN BUGÜNE BAŞKANLAR
Kuruluşundan bugüne 27 şahıs, TCMB Başkanı olarak vazife yapmış oldu.
İlk başkan olan Selahattin Çam, 1931-1938’de bu görevi yürüttü. Çam’ın arkasından Merkez Bankası Başkanı olan adlar şu şekilde:
“Kemal Zaim Sunel (1938-1949), Mehmet Sadi Bekter (1949-1950), Osman Nuri Göver (1951-1953), Mustafa Nail Gidel (1953-1960), Memduh Aytür (1960), İbrahim Münir Mostar (1960-1962), Ziyaettin Kayla (1963-1966) Naim Talu (1967-1971), Memduh Güpgüpoğlu (1972-1975), Cafer Tayyar Sadıklar (1976-1978), Hakkı Aydınoğlu (1979-1981), Osman Şıklar (1981-1984), Yavuz Canevi (1984-1986), Rüşdü Saracoğlu (1987-1993), Bülent Gültekin (1993-1994), Yaman Törüner (1994-1995), Gazi Erçel (1996-2001), Süreyya Serdengeçti (2001-2006), Durmuş Yılmaz (2006-2011), Erdem Başçı (2011-2016), Murat Çetinkaya (2016-2019), Murat Uysal (2019-2020), Naci Ağbal (Kasım 2020-Mart 2021), Şahap Kavcıoğlu (Mart 2021-Haziran 2023) ve Dr. Hafize Amaç Erkan (Haziran 2023-Şubat 2024), Dr. Yaşar Fatih Karahan (Şubat 2024-devam ediyor)”
Kaynak: Anadolu Ajansı (AA)
Bu post hakkında tartışma